Ayrıntılara değil, büyük fotoğrafa bakmak öğreticidir. Yerel seçim sürecine de öyle bakmalıyız. Ortadoğu ve Türkiye'nin gerçeklerini nazara almadan yapılacak tahliller eksik olur diye düşünüyorum.
AKP olayı vardır. Dünya ile uyumlu, dış siyasette kazan-kazan prensibine göre hareket ettiğini söyleyen bir parti. Kısmen de buna uygun hareket ettikleri söylenebilir. Bu doğru mudur, değil midir, o ayrı mesele.
Anadolu'da AKP ve diğerleri şeklinde özetlenebilecek bir seçim havası vardır. MHP, SP, CHP'den her biri AKP karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaktadırlar. Bu üç partiden hangisi bir seçim bölgesinde güçlü ise diğer ikisi ona yardımcı olmaktadır. Bunun anlaşılır yanları vardır. AKP zayıflatılmadan ne SP ne CHP ne de MHP iktidar veya iktidar ortağı olamaz. Reel siyaset denen şey de belki de budur.
Kürd illerinde de DTP, AKP'den muzdariptir. MHP, CHP ve SP'ye karşı anlayışlı olan DTP, AKP'nin yerel seçimlerde kendisi için öncelikli tehdit olduğunun farkındadır. Bizim görmek istediğimiz DTP ile vakıa olarak karşımızda duran DTP arasında fark vardır.
Biz DTP'yi Kürdî ve Kürdistanî bir parti olarak görmek isterken, O tüzüğünde ve seçim beyannamesinde ve de fiili durumuyla Türkiye partisi olduğunu ısrarla söylüyor. Öyle olunca da diğer Türkiye partilerinden farkı kalmayacağı için, kardeş partilere ki buna AKP'de dâhilidir, anlayışlı olmasını istemek hakkımızdır, diye düşünürüm.
AKP'nin ABD ve İsrail ile uyumlu bir dış siyaset izlediği kimsenin gizlisi değildir. Keza Güney Kürdistan'ın, Fethullah Hoca'nın da ABD ile AKP ile uyumlu bir siyaset yürüttüğü herkesin malumudur. Bu noktada PKK ve haliyle onun denetimindeki DTP haklı veya haksız bazı tutumlara sahiptir. DTP'nn AKP karşıtlığı hem Yerelde iktidar olma veya kaybetmeme hem de bu konu ile ilgilidir.
Verili durum bu olunca, PKK için çok az müttefik kalmaktadır. Kalanlar da AKP ve ABD karşıtlığını dillendiren ulusalcılardır. Ulusalcıların Ergenekon ve benzeri gelişmelerden dolayı sicili halk nezdinde hayli bozulmuş iken, PKK'nın tasfiyesi için Öcalan"ın deyişiyle, “Nakşîlik ortak paydasında buluşan Fethullah Hoca, AKP ve Barzani ile ABD arayış içerisinde iken” PKK'nın tedirgin olmaması için sebep yoktur.
Geleceği iyi okuyamayıp, yanlış tercihte bulunan PKK ve DTP'dir derseniz o başka. Ben PKK'nin tedirginliğini anlamlı buluyorum. Özetle dedikleri şu, “Beşmilyon Kürd'ü temsil eden Barzani"yi muhatap alıyorsunuz da, PKK veya DTP gibi yirmi milyon Kürdü temsil eden yapıları” neden muhatap almıyorsunuz? Bu da doğrudur. Ama DTP'nin bilmesi gerekir ki doğrular görecelidir, zaman ve zemine göre değişir. Oysa PKK'nin doğrusu hiç değişmedi.
PKK devletle, bayrakla sorunum yok diyor. DTP Türkiye partisiyim diyor ve Türk solu ile ittifak yapıyor iken, beri taraftan Kürd İslamcıların benzeri bir taktikle İslamcı AKP ile ittifakını neredeyse ihanetle eşdeğer görüyor. Bu mantık yanlıştır.
Bu açmaza girmemek ve Kürdlerin Yerelde İktidar olması için aylar öncesinden TEVKURD adına yürüttüğümüz diyaloglarda; Kürdî bir blok oluşturulması için yoğun bir çaba sarf ettik. DTP'nin içindeki Kurdî ve Kurdistanî unsurlar PKK'nın baskısını göğüsleyemedi ve Türk solu ile ittifak yaptılar. Bunun yanı sıra Kürdlerle de ittifak yapmış olsalardı belki anlamlı olabilirdi ama bunu yapmadıkları halde, bu ittifaka evet demiş olan kesimlerden biri olan HAKPAR'a dönüp suçlayıcı ve fiili saldırıda bulundular. Agresif bir şekilde DTP' ye oy vermeyen Kürdleri ve özellikle AKP'li Kürdleri suçlamaya başladılar.
Ben PKK'nin, DTP'nin sıkıntılarını anlıyorum ama siyaset verili duruma göre yapılır. Temennimiz iki haftalık seçim sürecinin de kazasız ve belasız sona ermesidir. Seçilecek yöneticiler bizim meşru yöneticilerimizdir, çünkü seçilmişlerdir, atanmamışlardır. AKP'li ve DTP'li de meşru yönetici olarak yerelde görevini yapacaktır.
Ama sitemle, Türkiye"de hükümet olan AKP ile ihtilafımız, Kürdlerin inkârı son bulmadan ve hukuki, siyasi haklarımız kâmil manada verilmediği sürece de devam edecektir.
