Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 39 Kayıt tarihi : 17/03/09
Konu: DERSIM FEDAYILERINE Salı Mart 17, 2009 3:45 pm
grubumuz bir önceki eylemin yorgunluğunu daha tam olarak atamamıştıki üzerinden ozmanın bölge komutanı şemo(semdin sakık) bizim ile bağlantı kurup zeldağının doruklarında bulunan bir mevziyi yok etmemiz gerektiğini söyledi çünkü geçişleri bu mevzi yüzünden yapamıyorduk ama saat daha erkendi ama emirdi sorgulanmaksızın uygulamak zorundaydık grubu taparlayıp kutuderesine götürdum burada dinlenicektik çünkü seyyar birlik olduğumuz için sürekli hareket etmet zorunda kalıyorduk gurubumuz 24 kişiden oluşuyordu ama eylemi 8 arkadaşın gerçekleştirmek zorunda olduğunu söyledim ve gönüllü olarak ben tijdasodir welat mazlum ve iki arkadaş ile birlikte eylemi gerçekleştirecektik tepeye tırmanmaya başladık ve çok dik olan tepe bizi aşırı derece zorluyordu ve mevziye doğru yaklaştığımızda grubu 3'e ayırıp 3 koldan saldıracağımızı söyledim bu arada bizden ayrılan grup çoktan bizden uzaklaşmıştı ve eylemi başlatmamak için hiçbir sebep yoktu tam eylemi başlatmak üzereydik ilk mermiyi askerler bize sıktı görüntü vermiştik heralde ama yokuş dik ve sarp olduğundan bizi fazla etkilemiyordu atılan el bombaları yanımıza değip bir taş parçası gibi sekip aşağımızda patlıyordu bizler iyice yaklaşınca saldırı elbombalarımdan 2sini hazırlayıp fırlattım ve diğer arkadaşlarda el bombalarıyla vurmaya başlamıştı ve fazla zorlanmadan mevziyi 15 dakika içine mevzi düşmüştü hatta bazı arkadaşlar zafer serhoşluğuna kapılıp havaya ateş etmeye bile başlamışlardı o mevzide 1adet mg3 6adet g3 1 adete roket atar kamulaştırdık ama atılan el bombalarından etkikendiği için roket atar pek fazla kulanılacak durumda değildi kutudere karakolu çok uzağımızda olamadığından hemen karakoldan asker operasyon başlamıştı ve kobraların sesi duyuldu 2 arkadaşı az ilerideki kayalığa gönderdim eğer arkamızdan asker sızarsa onlar vuracaktı ve mg3 elime alıp yaklaşan askerleri taramaya başladım ve yaklaşık beşdakika sonra kobranın bombaları önümüzde patlamaya başladı hemen kendimizi mevziye gizledik bombalar tam etkili olmasada basınçları sanki beynimizi patlatacaktı bu durumda 30 saat direndik bombardımandan sonra arkadaşların durumuna baktığımda hafif yaralar dışında mazlum arkadaş şehit düşmüştü onu 150 200 metre ilerimize gödük ve toprağı kazmaya başladık yüreğimizden bir parça zel dağının doruklarında bırakarak yola devam etmek zorunda kaldık tabiki bu arada düşmanda boş durmamış ve bizi çembere almışlardı aşağıya inmeliydik çünkü birazdan kobralar gelecek ve daha etkili atışlar yapabilecekti belirli bir mesafede tek sıra halinde inmeye karar verdik ama askerlerin hemen altımızda mevzi yaptıklarını gördük ve gruba mevzilenmelerini söyledim ya ilk biz onları vuracaktık yada onlar bizi vuracaktı yaşamak savaşırız diye içimden geçirdim bulunduğumuz alan meşelik olduğundan düşman bizi fark etmemişti elimdeki kleşi seriye alıp etrafıma baktığımda ağaçlar doğal savunmamızı yapıyorlardı zaten zaman kaybedemezdik askerler ile aramızda 40 45 metre bi mesafe vardı ve tetiğe dokundumda sanki bin yılların öfkesini kusuyordum gibiydim ve asker bir çığlık ile yere yığıldı tüm askerler şaşırmıştı ve hemen kendilerini yere atıp bize doğru sıkıyorlardı tüm arkadaşları ile beraber bir noktaya yüklenmiştik ve çemberi yarı yorduk ve sonunda cehennemden çıktık burada düşmanın büyük kayıpları oldu ama tam olarak bir bilgimiz yoktu buradan nasıl çıkacaktık ve yakında kobralar gelicekti tek çaremiz kendimizi munzur suyuna bırakacaktık yoksa bu cehennemden kurtulamazdık ve tahminen 45 dakika suda ilerledik ve rabatta yakın bir noktadan çıktık yolumuz çok uzundu ve aç olduğumuz için köye girmeliydik yoksa böyle fazla devam edemezdik ve köye yakın bir noktada konumlandık yarım saat keşiften sonra herşeyin yolunda olduğunu anlıyarak köyün dıştarafında kalan bir evin kapısını çaldık kapıyı genç bir arkadaş açtı bizi içeri buyur etti evde kimse yokmu diye sorunca kimsenin olmadığını söyledi ve hemen yan odaya geçti 1 2 dakika sonra elinde mazemeler ile gerin döndü bizler yemeğimizi yerken onun gözü silahlarımızın üzerinde dolaşıyordu bende küçükken hep bizim köye gelirlerken silahlarına bakar ama bir türlü elime almayı istemediğim için genci daha iyi anlıyordum adını sorduğumda bawer olduğunu söyledi bende silahıma bakmak istermisin die sorunca zaten genç bawer dünden hazırdı bizler yemeğimizi yerken oda silahı keşfetmeye başlamıştı bizler sofradan kalktık ve tijdasodir arkadaş sofrayı toplamak için ısrar etsede genç arkadaşımız kabul etmedi bizim kalkmamız gerektiğini söylüyünce bana 2 dakika beklememizi söyledi içeri geçti biraz sonra üstünü değiştirmiş çantasını omzuna atmış bir vaziyette karşıma dikildi ve bende sizin ile gelmek istiyorum diyince tüm arkadaşlar ile yüzümüzde bir tebessüm oluştu ve yaşının küçük olduğunu ama bize yardım edebileceğini söyledim ve evden ayrıldıktan sonra uzun ve zorlu bir yürüyüşten sonra buluşma yerimize vardığımızda nöbetçi arkadaş bizi karşıladı ve şemonun(semdin sakık) orada bulunduğunu söyledi bizde arkadaşların yanına vardığımız da hepsiyle tek tek kucaklaştık şemo bizi tebrik etti yaptığımız eylemden dolayı ama bizim pek fazla umrumuzda değildi çünkü içimizden bir parçayı zel dağının doruklarında bırakmıştık...